İnsan yaşamının doğumdan ölüme kadar uzanan bir süreç olduğu ve herkese sadece kendini yaşama hakkı verildiğine göre bu hakkımıza sahip çıkmamız çok önemlidir.

Bu demek değildir ki kendi yaşamı süresince insanlar toplumsal bir varlık olduklarını unutarak istediklerini yaparak yaşayacaklar. Toplumsal beklentiler ve değer yargıları da zaten bizim kişiliğimizin bir parçasıdır.

İnsan yaşamı günümüzde çok karmaşık bir hale geldi, önce avlanıp karnını doyuran ve mağaralarda yaşayan insan, elbise olarak da post giyip bazı şeyleri çiğ yiyordu, gelişmeler sonucu bir yere yerleşti, alet yaptı, onu kullandı yerleştirdiği yerde bitkileri yetiştirdi, onları takas etti, ateşte yemeğini pişirdi, herşey son derece özgür ve doğanın bir parçası olarak yaşanırken, gelişmeler sonucu insanlar kurumlar oluşturdu, yasalar yaptı, evler farklı mimariler, yemek pişirmek için çeşitli cihazlar yaptı, okul ve meslekleri icat etti diyelim.

Ve insanlar kendi elleri ile bizlere kulvarlar oluşturdu, ya da oluşturduk

Zamanın bu noktasında biz çeşitli farklı ırk ve ülkeye mensup insanlarla bu küçülen Dünyayı paylaşıyoruz ve atalarımızın bize uygun gördüğü gelişmeler ve beklentilere göre yaşamımızı planlıyoruz.

TED Alanya Kolejinin son sınıfında olan sizler bu kurumlardan oluşan toplumlarda kendinizi nerelerde bulursanız, nasıl yaşarsanız mutlu olursunuz? İnsanların ihtiyaçlarını göz önüne aldığımızda bu konuda klasikleşmiş bir bilgiden yararlanırız Maslow'un hiyerarşiler, ihtiyaçlar piramidi. En temelde yemek, içmek gibi fiziksel varlığımızı sürdürmemiz için gerekli ihtiyaçların giderilmesi yer alır, sonra gene yaşamın ön koşulu olarak korunma ve barınma, sonra sosyal bir varlık olmak sebebiyle sosyal kabul ve insanın kendini gerçekleştirmesi, ruh ve beden sağlığı ve mutlu olmak için önemli bir faktör İnsanı mutlu eden faktörlerden önemli bir taneside kendini gerçekleştirmek.

Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı

. Abraham H. Maslow, insan ihtiyaçlarını beş temel kategoride incelemiş, ihtiyaçları hiyerarşik olarak ele almış ve insanın en alttaki ihtiyaçların karşılanmasının ardından bir üstteki ihtiyaçlar kategorisine doğru yöneldiğini söylemiştir. Hatırlamak için alttan başlayarak kısaca bir göz atalım:

Fizyolojik ihtiyaçlar: Temel içgüdüsel ihtiyaçlardır. Yemek, içmek, uyumak, solumak, seks gibi ihtiyaçlar bu kategori için örnek olarak gösterilebilir.

Güvenlik ihtiyaçları: İnsanlar, can ve mal varlıklarının korunmasına ihtiyaç duyarlar.

Sevgi ve aidiyet ihtiyacı: Sevme, sevilme, bir gruba mensup olma, yardımseverlik, şefkat türündeki ihtiyaçlar bu gruba örnek gösterilebilir.

Saygı ihtiyacı: İnsanlar sevmek, sevilmek dışında kendilerine saygı duyulmasını da isterler. Tanınma, sosyal statü sahibi olma, başarı elde etme, takdir edilme gibi ihtiyaçlara yönelirler.

Kendini gerçekleştirme ihtiyacı: Alt kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamış olan birey son aşamada ideallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme ihtiyacı duyar.

Bu kuramı; insanın karmaşık yapısını, dini inançları, hatta aç ve yoksul mazlumların özgürlük mücadelelerini izah etmekten uzak görüp eleştiren düşünürler olduysa da pratikte çok işe yaradığını kabul etmek gerekir.

Ancak, kuramla ilgili olarak başka yararlı açılımlar da söz konusudur. Maslow'un modeline göre, bireyin davranışlarına yön veren, yukarıda belirtilen gereksinimlerdir. Bireysel gereksinimler, hiyerarşik bir sıra izler.

Alt sıralardaki gereksinimler doyurulmadıkça daha üst sıralardaki gereksinimler birey açısından fazla önem taşımaz. Ancak göreli önemlerinin kişilerin yaşam standardına göre değişeceği tarzında yorumlanmıştır. Bu yorum tarzı gerçek yaşama daha uygundur. Aksi takdirde asgari ücretle çalışan ve henüz fizyolojik gereksinimlerini zar zor karşılayan bir kişinin, bir gruba ait olma, saygı görme gibi daha üst düzeyde gereksinimlerinin olmayacağı gibi bir sonuç ortaya çıkar. Gerçekte birey, bu örnekteki daha üst düzey gereksinimlere de sahiptir, ancak fizyolojik gereksinimlerini daha ön planda tutar.

Bireylerin gereksinimleri, bireysel gelişim düzeyleri arttıkça artmaktadır. Alt düzey gereksinimlerin (temel fizyolojik, güvenlik) mutlak değerleri, bireysel gelişimle birlikte artmakla beraber, tüm gereksinimler içerisindeki göreli önemi azalmaktadır. Bunu somut bir örnekle açıklayacak olursak, alt düzeyde bir ekmekle karnını doyurmak temel gereksinim iken, bu gereksinim yerini üst düzeyde dengeli bir beslenme alışkanlığına bırakır. Üst düzeydeki gereksinimin mutlak değeri (en azından parasal karşılığı) alt düzeydekine göre daha büyüktür. Buna karşın, üst düzeydeki temel fizyolojik gereksinimlerin toplam gereksinimler içerisindeki payı, yani göreli önemi, alt düzeydeki temel fizyolojik gereksinimlerin önemine göre çok daha düşüktür.

Burada iki noktaya dikkat çekmek gerekiyor: Birincisi, bireysel gelişim ile maddi refah düzeyi birbirine karıştırılmamalıdır. Maddi refah, bireysel gelişimin bir ölçütü değildir. Burada sözü edilen bireysel gelişim, "yaşam kalitesi" ve "insani değerler" açısından gelişmiş olma ile ilişkilidir. İkincisi, "bireysel gelişim-gereksinim" ilişkisi, doğrusal değildir. "Beklentiler" ve "kişilik özellikleri" sonucu, her bireyin "bireysel gelişim-gereksinim"leri birbirlerinden çok farklı eğriler halini alır.

İnsanın kendini gerçekleştirmesinin ilk adımı insanın kendisini tanımasından geçer. Sizlere kendinizi tanımanız amacı ile ilkokuldan bu yana bir çok uygulama yaptık amacımız sonuçların yanı sıra bu süreçlerde sizleri düşündürmekti, "Evet ben yalnız başıma bir iş yapmaktansa insanlarla birarada çalışmayı tercih ederim, ben güzel sanatlara çok ilgi duyarım. Düzenli bir ortamda daha verimli çalışırım, masa başında çalışmaktansa elimde çanta dolaşmak isterim, insanlara hükmetmek isterim ya da sorumluluk almak yerine tanımlı bir işi birinin önderliğinde yapmak isterim. Ben kendini tekrar eden işlerden sıkılırım, açık havada iş yapmak bana daha cazip gelir. İlgilendiğim bir konuda çalışmak isterim, ben de para isterim, bende güç isterim, statü isterim vb."

Siz ne istersiniz, işiniz bitip evinize döndüğünüzde ve ertesi günü gene o işe gideceğiniz için içinizde olumlu duygular olmalı. Kimsenin hatırı için ya da beklentileri karşılamak amacı ile atılan her adım beraberinde size sıkıntı ve doyumsuzluk getirir. Herşeyi kendiniz için yaptığınızı bilerek gerekli zaman ve emeği harcayarak doğru adım atın.

Kaynak: A. Selim TUNCER