İnsanları Ayıran 7 Önemli Fark
20 Aralık 2019Duvarlar
20 Aralık 2019Anne-babaların temel isteklerinden biri de çocuklarının başarısına tanıklık etmektir. Fakat bunun yanı sıra başarı konusunda çocuğa destek vermek ailelerin temel görevi olarak da düşünülebilir. Anne- babalar bu konuda yeterli hassasiyeti göstermesine rağmen, Neyi?, Ne kadar?, Nasıl?, Ne zaman? yapacağını bilemez ya da bilemeyebilir.
O halde temel sorun şu: “Başarıyı nasıl destekleriz? Bu niyetle yaptığımız yanlışlar neler?
Başarı, hiç kuşkusuz, pek çok insan tarafından farklı yorumlanabilecek, üzerinde hayli fazla tartışma yapılabilecek bir alandır. Bu sebeple başarının doğru tanımlanması gerekir.
Tüm anne-babalar çocuğun başarısı için elinden geleni yapar, maddi-manevi destekler sunar; iyi bir eğitim almanın, okulda başarılı olmanın hayatta da başarı getireceğini düşünür. Bu düşünce doğru olmakla birlikte okul başarısı meslek ve yaşam başarısını garantilemez. Çünkü okulda başarısız olup meslekte ve hayatta başarılı olan sayısız örnek verilebilir. Ya da tam tersi durumlara da örnekler bulabiliriz.
O halde çocuktan (öğrenciden) başarı beklerken, esasında neyi beklememiz gerektiğini tespit edebilmek için “BAŞARI”dan ne anladığımızı şimdi net biçimde ortaya koyalım:
BAŞARI;
-Bir hedef doğrultusunda çaba gösterebilmek.
-Her zaman, bir önceki durumundan daha iyi olmak ve böylece yapabileceklerinin sınırlarını zorlamak.
-Bu haliyle de başka insanları etkileyebilecek davranış örnekleri sergileyebilmektir.
Bu durumda başarılı insanların temel birkaç özelliğini şöyle sıralayabiliriz.
-Başarma İsteği ve Hevesi
Başarılı insanların motivasyonu yüksektir. Çalışmaların ön aşamalarında ve çalışma süresinde panik yapmadan, istekli ve hevesli olurlar. Bunun için yapılacak şey; çocuğun tercihlerine, sınırlarına, saygı duymaktır. Böylece kendini, yaşamını, ilişkilerini keşfetmesine olanak tanımış ve yaşamının kontrolünün kendinde olduğunu hissettirmiş oluruz.
-Hedef Belirleyebilme
Her yaş grubundan insanda olduğu gibi öğrencinin de hayalleri, umutları, beklentileri ve hevesleri vardır. Anne- babaların, bunları yargılamadan, gerçekçi olması yönünde desteklemesi çok önemlidir. Böylece çocuk kendi hayallerinin peşinden koşarken derslere karşı daha ilgili olur.
-Duygu ve Düşüncelerin Farkında Olma
Çocuğun kendini gerçekçi biçimde değerlendirebilmesi için ailesiyle iletişim kurabildiği ve kendini değerli hissettiğibir ortamda yetişmesi gerekir. Çocuğa verilecek olan “seni sen olduğun için seviyorum” mesajı aynı zamanda kendine saygı ve güvenini de oluşturur.
-Sorumluluk Bilinci
İnsanın kendini geliştirmesinin en iyi yolu sorumluluk bilincine sahip olmaktır. Oysa çoğu zaman aileler çocuğa sorumluluk vermek yerine, onun karşılaştığı sorunları üstlenip onun adına çözümler üretmektedir. Ama çocuğun yaşına ve gelişim özelliğine uygun sorumluluklar verilip, karar verme, düşünme, analiz etme, çözüm üretme gibi yönleri geliştirilmelidir. Yani çocuklar hayata seyirci olarak değil aktör olarak katılmalıdır.
Başarıyı Engelleyen Olumsuz Tutum ve Davranışlar
-Ders Çalışsın Başka Bir Şey İstemiyoruz
Ders çalışmak kolay bir eylem değildir. İstekli olma, hedef belirleme, güven duygusu içinde olma, kendini tanıma ve güven duygusu içinde olma gibi pek çok unsur çalışmayı etkiler. Oysa çoğu zaman aileler çocukları için ne kadar emek harcadıklarını, masraf ettiklerini, iyi bir mesleği olması için ne kadar çabaladıklarını söylerler. Bu türden söylemler sık tekrarlandığında çocuk için sevgi ifadesi olmaktan çıkar. Çünkü çocuğa “başarıya endeksli sevgi” hissi yaşatırlar. Bu durumdan kurtulmak için aileler çocuklarıyla sadece okul-ders-kurs-sınav-deneme durumlarıyla ilgili sohbetlerden uzaklaşıp daha özel ve duygusal konulara girilmelidir.
-Çok Zeki ama Çalışmıyor
Bu türden yaklaşımlar çocuğun kendi potansiyeli ile ailenin beklentileri arasındaki farka işaret eder. Yani aile, “beklentisinin ne kadar yüksek olduğu” mesajını vermiş olur. Oysa çocuğun ilgi ve yeteneklerini tanıyıp bu doğrultuda beklenti oluşturmak gerekir.
-Her İmkânı Var. Başkaları Bunu da Bulamıyor
Bu ifadeler çocuğu başkalarıyla kıyaslamanın bir başka yoludur. Aynı şeyi çocuklar anne-babalarına yapsalardı. Başka anne-babalarla, üstelik de her yönden kıyaslamaya başlasalardı…
-Odasına Geçiyor ama Aklı Başka Yerde
İçinde bulunduğu dönemin bir özelliği olarak öğrencinin ilgileri çok sık değişiyor. Unutkan, dalgın, okuduğunu anlamayan biri haline gelmesi içinde bulunduğu dönemden kaynaklanıyor. Üstelik etrafında dikkatini dağıtacak o kadar çok unsur var ki…
-O Kadar Söylüyoruz ama Dinleyen Kim?
Çok konuşmak, sözlerimizin çok etki edeceği anlamına gelmez. Tam aksine bir şey çok söyleniyorsa sözler giderek etkisini kaybeder. Hatta bazı çocuklar bir şey yapmak istiyorsa bile sırf anne-babası söylüyor diye bu isteğini de kaybediyor. Öyleyse, yerinde ve zamanında, bazen sadece beden diliyle, bazen de kısa bir uyarıyla vereceğimiz mesajlar daha etkili olur.
“İnsanlar bir şeyin doğru olduğuna inanırlarsa, davranışlarıyla onu doğru kılarlar.”
W. I. THOMAS
Şevket GEDİK
TED Alanya Koleji Özel Lisesi PDR Uzmanı